Bir millet düşünün ki, yıllarca CUMHURİYET,
LAİKLİK elden gidiyor diyerek sömürülsün, birileri servetine servet
eklerken diğer tarafta halk açlığa, ezilmişliğe, sömürülmeye mahkûm
olsun. Yıllarca sabırla, ümitle ülkesinin kalkınmasını beklerken ve güzel yarınların hayalini kurarken her seferinde karanlığa mahkûm olsun.
Düşünün ki yıllardır birbirine SAĞ-SOL, ALEVİ-SUNNİ, TÜRK-KÜRT oyunları ile kırdırılsın ve meşgul edilsin. Ve sonuç olarak hep yoksulluğa, çaresizliğe hapsedilsin.
Bu ülkenin insanları çöpte yiyecek bir şeyler ararken, yoksul insanlarımız hastane kapılarında parasızlık yüzünden hayatını kaybederken, küçücük çocuklarımız dondurucu soğuklarda okuluna montsuz, paltosuz ve yırtılmış bir ayakkabı giderken; bu ülkede CUMHURİYET, LAİKLİK elden gidiyor diyen zümreler servetlerine servet katarken ve yine birileri bu ülkenin insanlarına ait olan bankaları hortumlarken, lüks eğlence mekânlarında faiz lobicileri tabaklar kırarken; kimse bu ülke de LAİKLİK ve CUMHURİYET elden gidiyor demiyordu.
Bu nasıl Halkçılık, Emekçilik, Laiklik ve Milliyetçiliktir ki; bir ülkenin insanları yıllarca açlığa, sömürüye, çaresizliğe ve gözyaşlarına mahkûm olsun. Hangi Halkçı, Cumhuriyetçi, Emekçi, Milliyetçi bu ülkeyi bu hale getirebilir…
Ülkemiz insanları hastane kapılarında yaşamını yitirirken, parasızlık yüzünden çocuğuna bir ilaç dahi alamayan babalar, anneler gözyaşlarına boğulurken bugün Halkçılıktan, Laiklikten, Emekçilikten ve Cumhuriyetten bahsedenler o günlerde eğlence mekânların da eğlenerek tabak kırıyorlardı. Hepimiz o dönemleri çok iyi hatırlıyoruz. İnsanlarımızın hastane kapılarında parasızlık yüzünden yakınlarını kaybettiği, ilaç parası bulamayan babaların intihara kalkıştığı o acı ve dram dolu haberleri de gayet iyi biliyoruz.
Bizim insanımız merttir, şerefli ve onurludur. Ve her zaman her durumda devleti için dua eder. ‘’Allah, devletimize ve milletimize zeval vermesin!’’ der. Açlığa, yokluğa ve tüm çaresizliklere mahkûm olurken bile asla devletine küsmez. Ve misafirperverdir bizim insanımız, evinde ki son bir kuru ekmeği bile paylaşır muhtaç insanlarla.
Düşünün ki, sadece bir tek evladı olan anne ve baba, o biricik evladını vatan için şehit verirken, başı dik bir şekilde haykırarak ‘’Vatan sağ olsun!’’diyebiliyor.
İnsan bazen çok şey söylemek istiyor. Ama…
İnanın bizim milletimiz bunları hak etmiyor. Artık bizlerde, bu ülkenin insanları olarak biraz olsun bazı şeyleri anlamamız gerekiyor. Kendi çıkarlarını ve menfaatlerini her şeyden üstün görenlerle, bizim için kendilerini feda edenleri artık ayırmamız gerekiyor.
Ülkemiz ve yarınlarımız için, geçmişte yaşadığımız acılara, çaresizliklere bir daha dönmemek için ve yine dünyanın birçok bölgesinde açlığa, yoksulluğa terk edilen ve zulme maruz kalan insanlarımız, kardeşlerimiz için ülkemizi güçlendirmeli ve kalkındırmalıyız.
Ve bunun için artık tüm geçmişimizden dersler çıkarıp bugün oynanmak istenen oyunların farkında olmalıyız ve tüm insanlarımızın farkına varmasını sağlamalıyız. Bunu her şeyden önce hiçbir çıkar ve menfaat gözetmeden Hak için, Halkımız için ve bu bayrağı kanlarıyla sulayan, onurla ve şerefle dalgalandıran binlerce isimsiz kahraman için yapmalıyız. En azından onların haklarını ödemek ve bize bıraktıkları emanetlere sahip çıkmak için çabalamalıyız.
FATİH KELEŞ 2013 TEMMUZ
0 Yorumlar