Bediüzzaman Said Nursi'nin köyünde 17 Aralık'ın ardından yaşananlar farklı bir gözle izleniyor. Bediüzzaman'ın akrabası ve köylüler, "Türkiye'ye yönelik dış destekli bir komplo. Cemaat kadrolaşmak değil, Allah rızası için çalışmaktır. Bugün darbe girişiminde bulunanlar risaleden nasiplerini almamışlar" diye konuştu. Bitlis şehir merkezine 95 kilometre uzaklıkta karlarla kaplı bir dağ köyü olan Nurs köyü, Bediüzzaman Said Nursi'nin doğduğu ve 9 yaşına kadar yaşadığı yer. Köylüler ve Said Nursi'nin akrabaları, 17 Aralık operasyonu ve sonrasında yaşananları SABAH'a değerlendirdi. Bin 500 nüfuslu köyün hemen hemen tamamı, gelişmelerden oldukça rahatsız olduklarını gizlemiyor, 17 Aralık'ı hükümeti devirmeye yönelik bir komplo olarak görüyor.
"CEMAAT KADROLAŞMAK DEĞİLDİR"
Bediüzzaman Said Nursi'nin akrabası ve aynı zamanda Nurs Camileri Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Hikmet Okur, Bediüzzaman'ın hayatında kesinlikle siyaset ve ticaretin yerinin olmadığının altını çizerek, "Türkiye'nin büyümesini ve refaha kavuşmasını istemeyenler sahneye çıktı. Yaşananlar kesinlikle Başbakan ve hükümetine yönelik dış destekli bir komplodur. Üstat Bediüzzaman Said Nursi, siyaset ve ticaretten uzak duruyordu. Talebelerine de bunu nasihat ediyordu. Siyasetle din bir arada olmaz. O sadece Allah rızası için hizmet etti. Üstad sadece insanlara Allah'ı, peygamberini, İslamiyet'i ve dini anlattı" diye konuştu. Cemaatlerin siyasette ve ticarette yerinin olmadığını ifade eden Okur, "Cemaatler Allah için hizmet etmelidir. Allah yolunda insanlar yetiştirmeli, dini insanlara anlatmalıdır. Cemaatlerin amaçlarının, emniyette, askeriyede ve devletin kurumlarında kadrolaşmak olmamalıdır. Cemaat yaşadığımız yüzyıla has bir oluşum da değildir" dedi.
"12 EYLÜL'DEN BETER GİRİŞİM"
Köy muhtarı Mehmet Garip Arslan da 17 Aralık'ın komplo olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Yapılanlar, devlete ve hükümete karşı bir darbe girişimidir. 12 Eylül'de yapılan darbeden daha kötü bir darbe girişimidir. İslamiyet'in siyasete bulaştırılmaması gerekiyor. İslamiyet adına, din adına ticaret yapılmaz. Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî bugün yaşasaydı cemaate tepkisi çok farklı olurdu. Köylüsünün cemaate tepkisi neyse onun tepkisi bizim tepkimizden daha fazla ve farklı olurdu diye düşünüyorum. Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî yaşadığı 84 yıllık süre içerisinde hiçbir zaman siyasete bulaşmamıştır. Yaşadığı dönemde kendisine milletvekilliği, bakanlık, teklif edilmiş ancak kendisi bunların hiçbirini kabul etmemiş. Kendi halinde yaşamış, kendisine ait mal mülk ve servet edinmemiştir. Bugün Fethullah Gülen'e bakıyoruz, bu tür olaya karışmaması gerekirdi." Köylülerden Niyazi Arslan da Said Nursi'nin yaşadığı sürede siyasetin içinde hiç yer almadığının altını çizerek, "Bazı insanlar, dini siyasete alet ederek kullanıyorlar. Üstadının ismini kullanarak ticaret yapanlar var. Üstat ne siyasete bulaşmış ne dinini ticarete alet etmiştir. Bugün hakiki Nurcular siyasete karışmaz. Ama sahte Nurcular her şeyi yapar. Dini siyasete, ticarete alet ederler. Bugün darbe girişiminde bulunanlar risalelerden nasiplerini almamışlar" diye konuştu.
"HAYATTA OLSAYDI, TEPKİ GÖSTERİRDİ"
Bediüzzaman Said Nursi'nin akrabalarından Sait Okur ise, "Cemaatler insanlara sadece dini öğretmelidir. Din üzerinden ticaret ve siyaset yapmamalıdır. Üstat Bediüzzaman Said Nursi kendisini nasıl insanlığa ve ilme adamışsa bunu Türkiye'de bulunan cemaatler örnek almalıdır. Bediüzzaman Said Nursi'nin siyasete bulaştığını hiç duymadık. Bugün Bediüzzaman Said Nursi cemaatine mensup olanlar siyasetin içinde yer almazlar. Üstat hayatta olsaydı, bugün cemaatin yapmış olduğu bu davranışa çok büyük tepki gösterirdi. Çünkü onun davası milleti kurtarmaktı, ticaret ya da siyaset yapmak değildi" dedi.
Sabah
0 Yorumlar