Kâfirin(*) silahıyla mücahid olunmaz. Ama Hollywood filmlerine figüran olunur.
Yönetmen abi “kamera stooop!” diye seslenince durulur. Ya da BlackWaters, Beni Tal, SAIC, Secopex, Meteoric Tactical Solutions gibi firmaların masasında meze olunur. Neden?
Yönetmen abi “kamera stooop!” diye seslenince durulur. Ya da BlackWaters, Beni Tal, SAIC, Secopex, Meteoric Tactical Solutions gibi firmaların masasında meze olunur. Neden?
Sovyet Rusya 1979 sonunda Afganistan’ı işgal ettiğinde 9 yaşındaydım. “Koskoca” bir dev küçücük bir Müslüman ülkenin üzerine çullanıyordu. Üstelik kötü adamlar “gomonist” idi. “Bizimkiler” ise Müslüman. Savaşın adı “Cihad” oldu, savaşanlar “mücahid”, ölenler “şehid”…
Oysa Ruslar saldırmadan önce Afganlar birbirleriyle savaşıyorlardı. Müslümanlar din kardeşlerinin kanını döküyordu. 9 yıl süren işgal sırasında birleştiler ama eski kuyruk acılarını unutmadılar. Afgan direnişi büyük ölçüde Amerikan desteği ile örgütlendi. Tabi Müslüman ülkelerden de yardım geliyordu ama nihaî öge Amerikan malı stinger füzeleri oldu. Bunlar tek bir askerin kullanabileceği kadar hafif ve basit roketlerdi. Özellikle Sovyet helikopterlerini düşürmek için kullanıldılar. ABD firmaları Afganistan’da silahlarını test ettiler, ABD ordusu ise çeşitli asimetrik savaş taktiklerini.
Sanıldığının aksine Afganistan’ın geleceği hiç bir zaman Afganların elinde olmadı. “Mücahid” Afganlar elbette tek tek bakılırsa samimi idiler. Vatanlarını savunmak için savaştılar ve öldüler. Ama gerçekte soğuk savaş masasına meze oldular. “Mücahidler” ABD’nin müsade ettiği kadar güçlü idiler. Gerçek amaç Afganların mutluluğu ve bu ülkenin gelişmesi değildi. Komünist Rusya’yı diplomatik olarak zayıflatmak ve ekonomik çöküşünü hızlandırmaktı.
Öyle de oldu. Savaş Afgan güçlerin zaferiyle değil 15 şubat 1980′da Gorbaçov’un emriyle bitti. ABD Afganları kullanarak Sovyetlerin savaşma kapasitesini ve azmini asgarî seviyeye indirmişti.
Neden bir Afgan zaferi değildi bu? Çünkü asimetrik savaşta mutlak zafer olmaz. Ortak bir siyasi irade varsa asimetrik savaş bir araç olabilir ancak. Savaş diplomatik bir araçtır, politikanın hizmetindedir. Türkiye gibi siyasetin düzenli olarak ordu tarafından gasp edildiği ülkelerde yaşayanların bunu anlaması zor olabilir. Çünkü “halkın ordusu” yerine “ordunun halkı” zihniyeti geçerli iken halk ordunun elinde mühimmat olur, harcanır. Ordu halkına hesap vermez. Devletin, halkın ve haliyle hukukun üstündedir.
*Bknz; Kendi ülkesini işgal eden ordu isimli kitap*
0 Yorumlar