Biz Asya Finans’ ı niçin kurduk? Bugün Asya Finans, Bank Asya diye isim ve kimlik değiştirdi. Şu anda bütün gazete ve televizyonlarda milyon dolarlık reklamlar veriliyor. Asya Finans, Bank Asya oldu. Yani Fethullah Gülen nasıl Vatan, Millet, ” Şefaat Ya Resulallah ” diyen bir kimlikteyken, birdenbire hiç beklenmedik bir şekilde Newyork ve ABD yandaşı haline geldiyse, Asya Finans olayıda işte böyle 180 derece yön değiştirdi. İşte biz burada gerçekten tarafsız bakabilen insanlara, samimi hizmetin, eğitim seferberliğinin, çıktığı noktadan nasıl böyle 180 derece ters bir konumda gayesinin tam aksine hizmet veren bir çizgiye kaydırıldığını, başkaları tarafından ele geçirildiğini anlatmaya çalışıyoruz. Olayların bir kez daha altını çizip insanları bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz. Samimi niyetiyle parasını, malını, evladını feda eden cemaatin içindeki bu insanların, yaptıkların bu işin takipçisi ve sorgulayıcısı olmasını tavsiye ediyoruz.
Niçin Asya Finans, Bank Asya olmuştur, ne gerek duyulmuştur?
Asya Finans’ ın kurulması için Fethullah Gülen’ e ben ricada bulundum. Hatta Ali Kervancı önde olmak üzere Fethullah Gülen, ” Bizi bankacımı yapmak istiyorsun, bizim bankayla ne işimiz var ” diyen Fethullah Gülen, benim israrlarımla Asya Finans’ı kurmaya razı oldu. Ben niçin Asya Finans’ı kurmak istedim?
Bize o zamanlar yakın olmaya çalışan Tansu Çiller ile Özer Çiller, Fethullah Gülen ile Başbakanlık kontunda gizli bir görüşme yaptırdıktan sonra, dedilerki ” Biz size nasıl destek olabiliriz, Hükümet olarak size faydalı olacağımız bir isteğiniz varmı? ” Hatta bu arada bizim cemaat olarak partiye katılmamızıda teklif ettiler. Tansu Hanım ” 33 ilçenin tamamını siz doldurabilirsiniz. Sizin insanlarınızla bu mafyadan ve düşük ahlaklı insanların elinden buraları kurtarabiliriz. ” dedikten sonra aldığı kararla İstanbulda’ ki bütün ilçeleri fes etmiş ve benden bir hafta içersinde isim listesi vermemi istemişti.
Fethullah Gülen ” Biz bu işe bulaşmayalım ” diye ” Siyasete girmeyelim ” bahanesiyle, bu teklifi reddetti ve sadece benim israrlarımla, yani bize bu kadar samimi ve yakın davranan bu insanlara sembolikte olsa bir katılımcı verelim diye Mehmet Hasırcılar’ ı önerdim ve Fethullah Gülen’ de onayladı. Böylelikle Mehmet Hasırcılar tepeden inme İstanbul il başkanı yapıldı. Fakat daha sonra mahsurlu olduğunu düşünmüş olacak ki Fethullah Gülen onu ” Başkanlık değilde İstanbul il yönetiminde üye olsun ” şeklinde ikna etmiş Bir kaç ay sonra ben bir baktımki Mehmet Hasırcılar, Fethullah Gülen’ in talimatıyla, İstanbul il başkanlığından, İl yönetimine üye olarak ünvan değiştirmiş.
Bu arada bizim Televizyon ve Gazetemizi desteklemek üzere, reklam vermek istediklerini söyledi. Halk Bankası, Vakıf Bank ve Ziraat Bankasın’dan rutin olarak bütün gazete ve televizyonlara verilen reklamlardan bizimde faydalanmamızı istediler. Fakat Zaman gazetesini bir Vakıf anlayışıyla bir cami derneği gibi düşünerek halktan toplanan küçük yardım ve himmetlerle kurduğumuzdan, İslami çizgide yayın yapacağı düşüncesi ile çizilen ana profilde, kesinlikle banka reklamı, kola reklamı, margarin reklamı alınmayacak şeklinde bir prensip vardı. Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonu, kuruluşundan 1998 e kadar, yani Fethullah Gülen’ in ABD ye gidişine kadar hiçbir bankanın ve hiçbir helal et diye ismi geçen ürünün ve margarinin reklamını almadı.
O dönemde de Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıf Bank’ ın reklamlarını, ” Biz banka reklamı almayız ” diye reddettik. 1980 den 1998 e kadar, bu çizgide devam etti. Ben bunları, bu cemaate sonradan yeni giren ikinci, üçüncü nesilin bilgilenmesi için bu olayları anlatıyorum. Yani kola içmeyi, kot giymeyi, kısa kollu gömlek giymeyi, hatta ceketsiz dolaşmayı haram diyen Fethullah Gülen, margarin yemeyi domuz eti yemek gibi, etin besmelelimi besmelesizmi kesildiğini bilmek gerektiği için bunun bilinmeden yenen etin domuz eti yemek gibi olduğunu söyleyen bu kadar baskıcı Fethullah Gülen ve ” Kesinlikle hiçbir bankanın çayı içilmez,” bankada çalışan arkadaşlara ” Siz o işten ayrılın “, ressamlık ve fotoğrafçılık yapan arkadaşlarada, ” Bunlar puttur surettir, ressamlık ve fotoğrafçılığı bırakın ” diyen, -hatta hiç bir arkadaşımızın düğün, nişan, evlilik fotoğrafları yoktur çünkü düğünde fotoğraf çektirmekte yasaktır. Çocuklar dahil ilkokul çağına gelene kadar vesikalık fotoğrafları çektirilip nüfus kağıtları çıkarılmamıştır.- Fethullah Gülen’ in o günkü görüşlerimi Kur’ana uygundu bu günkü görüşlerimi…
Ortada bir tane Kur’an olduğuna göre, o günkü Fethullah Gülen’ mi Kur’anı doğru okuyordu bu günkümü? Kurulduğu günden itibaren 1998 lere kadar hiçbir banka reklamı almayan Zaman ve Samanyolu, şimdi ne oldu da hem dine yeni kurallar getirmeye yönelik, sanki yeni bir din oluştururcasına Fethullah Gülen’in Fıkhı kitabının reklamını hemde, Finans kurumu olarak kurulan, faizsiz bankacılık amacı taşıyan Asya Finans’ın, Bank Asya oluşunun reklamlarını yapmaktadır?
İnsanlar tepkisizleştirilip aşırı itaate alıştırıldıktan sonra, artık siz ne yapsanız herşey mübahtır. Yani Fethullah Gülen değil Banka pavyon bile işletse, bununda bir hikmeti vardır denir. İşte misali budur. O günler için kola içmeyen, banka reklamı almayan insanların 15 sene sonra banka açması son derece düşündürücüdür. Tesettür için ” Yüzüne mutlaka peçe takması, eline eldiven takması gerekir ” 25-30 sene cemaatine bu çizgide öğüt veren Fethullah Gülen, aynen bu Asya Finans ve Asya Bank olayı gibi, Amerikan pantolonu Amerikan kolası gibi, 180 derece zikzaklarından bir taneside ” Başörtüsü teferruattır, çünkü kafir bir devlete karşı yapılan harpte, stratejik bir manevra olarak ehveni-şer olarak yalan ve takkiye mübahtır. ” prensiplerini hayata geçirerek, cemaati şaşkına çevirmiştir. Hangisinin doğru, hangisinin eğri olduğunu, insanlar anlamakta artık kararsız kalmışlardır.
İşte bu arada Asya Finans’ın kurulması ile bize bir yardımı olacağını, Tansu ve Özer Çiller’e söyledim. Dedim ki ” Bize yapacağınız yardımları cemaat ve Fethullah Hoca prensipleri itibariyle kabul etmiyor. Partiye katılmak işine ve reklam almaya Fethullah Hoca sıcak bakmıyor. Ama siz bize bir Finans kurumu kurarsanız belki Fethullah Hoca buna evet diyebilir.”
Peki ben niçin Finans kurumu önerisinde bulundum kısaca anlatmaya çalışayım. Türkiye’ deki bütün Üniversite hazırlık kursları, talebe yurtları ve kollejler televizyonun ve gazetenin bize geriye dönen paraların hepsi şirket kasalarında ve genel müdürler, tecrübesiz yöneticilerin elinde cemaat üyelerine borç vererek veya birşeyler alıp satarak kullandırılıyordu. Türkiye’ de yüzlerce hazırlık kursu ve yrdun oldugunu düşünün, bu paralar bir merkezden denetlenemediği gibi, her bölgedeki tecrübesiz yöneticiler cemaat içindeki kötü niyetliler tarafından bir noktada sömürülüyordu. Milletin bize güvenerek verdiği bu zekat paraları, fakir talebelere verilecek olan burs paraları, kurulacak okullar için toplanan bu paralar zayi ediliyordu. Kayıt dışı ve muhasebesiz olduğu için onun bunun cebinde geziyordu bu para. Har aylık toplantıda bölge sorumluları geldiği zaman, diyordu ki ” Bizim şu kadar açığımız var ” peki ne yaptınız bu parayı? ” Efendim işte, biz önümüzdeki sene yapacağımız inşaat için bu günden malzeme aldık. Ağabeyin birisi ucuz malzeme verdi. ” Buradan kandırıldığımızı ve paraların uçtuğunu anlıyordum. Ve her ay bu açığı belli etmeden ödemek üzere ” Aman Hoca Efendi duymasın hasta olur ” deyip kendi iç bünyemizde kağıt üzerindeki değişikliklerle bunlar kapatılmaya çalışılıyordu. Bahanede şuydu, ” Bankaya yatıramayız, devletin bilgisi dışında bu paralar ” deniyordu. Eğer kayıt dışı için banka mani ise ben Finans kurumu kurarak bunu önleyeceğimizi düşündüm ve Fethullah Hocaya İlhan İşbilen ile beraber finans kurumu kurmak için tekliflerde bulunduk. Bu dönemlerde Zaman gazetesi Faysal Finans tan borç para ile kağıt alıyordu.
Halbuki diğer müesseselerdeki mevcut paralar başkaları tarafından kullanılıyordu. Ben hepsini kayıt içine alıp bir havuzda toplamak üzere, devletten gizli saklı birşey olmasın, bir şirket ve kurum anlayışı içinde olması için, haram meselesini çözmek üzere bir finans kurumu kurulması gerektiğini önerdim. Yani benim hedefim, bu günkü fakir insanların yaptığı zekat ve burs yardımlarının korunması, çarçur edilmemesi niyetiydi. Yoksa zengin insanlara para sağlamak ucuz para toplamak için, fakir insanların ” Faiz olmasın, helal olsun kar payı olsun ” diye yatırdıkları paralarını başkalarına peşkeş çekmek için kurulmadı bu Asya Finans kurumu.
Ben bu öneriyi yaptıktan sonra Tansu ve Özer Çiller’ i Hocaefendi ile görüştürdüm. Altunizade Fem’ e ve Bozyaka’ ya çok defa Tansu ve Özer Çiller’ i getirdim. Bu arada Özer Çiller’ e ” Bu fikir benden çıkmış gibi olmasın siz teklif edin. ” dediğim halde Özer Bey direkt konuya girerek ” Hocam ben size bir finans kurumu kurayım, bu sizin çok işinize yarar, çünkü siz bu kayıt dışı paralarla bir denetim geçirirseniz sizin belinizi kırarlar. En büyük operasyon ve en büyük kayıbınız bu kayıt dışı paralardan gelir. ” dedi ve hemen Fethullah Hoca benim yüzüme ” Bunu senmi Özer beye söylettin ” der gibi baktı ve Özer beyde açıkça söyledi ” Nurettin Bey de böyle bir öneride bulundu ” diye. ” O çok hevesli zaten böyle birşeye. ” diyerek birazda sitem etti Hocaefendi ve ” Evet ” dedi. Özer Bey, ” Biz İhlas Finans’ ı 70 milyar liraya kurduk, şimdi ancak 1 trilyona kurulabiliyor. Bankacılar çok sıkıştırıyor, eğer bunu bizim hükümetimiz zamanında kurmaz iseniz, bunu 14-15 milyon dolara çıkaracaklar. Siz elinizi çabuk tutup karar verin bende size yardım edeyim ve bu Finans kurumunu kuralım. ” Asya Finans isminide bu konuşmalar olurken bizzat Fethullah Gülen verdi.
Tabii ki yukardaki konuşmaların bir belgesi yok fakat, kendisini bu tarz olayların dışındaymış gibi gösterip takkiye yapan Fethullah Gülen Kur’an ın üstüne yemin ederek desin ki, Asya Finans’ ın ismini vermediğini ve benim teklifimle bu kurumun kurulmadığını açıklasın…
Asya Finans’ ın kuruluşu ile ilgilenmek üzere ben görevlendirildim ve Duru Evyap fabrikasında Selçuk Berksan, Tahsin Tekoğlu, Mehmet Hasırcılar, Mustafa Özcan bir toplantı yaptık. Herkez bu karardan çok mutlu oldu ki, böyle bir kuruluştan en çok istifade edecek olan bu işadamlarıydı. Kendilerine artık bankacılığın yolunun açıldığını umarak benden çok onlar sevindi, bende hayret ettim neden bu kadar çok sevindiklerine…
Bunun teşebbüsünü hemen Ankara’ ya giderek yaptım. Bana Fethullah Gülen’ in verdiği isimlerin hepsini götürdüm. O zamanlar hazinede görevli olan İhsan Feyzibeyoğlu, Nevzat Saygılıoğlu, Yaman Törüner bu resmi müraacatın prosedürlerini yerine getirmek üzere elimdeki dilekçeyi verdim. Nevzat Saygılıoğlu’ ndan aldığım ilk tepki ” Bu verdiğiniz Asya Finans Kurucularının hepsi banka kurmaya yetkili olamayacak ticari sabıkaları olan insanlar. Başka isimler bulmanız lazım. ” Bizim çok saygın ve önde görünen ağabeylerimizin, banka kurabilecek ticari kredibilitesi olmadığını bu vesile ile öğrenmiş olduk. Koşarak geldim ve Fethullah Gülen’ e dedim ki, ” Bu isimler kurucu olamıyor ” Bu sefer, İhsan Kalkavan, Selçuk Berksan gibi isimlerin yanında, ikinci bir liste ile gidildi ve kurulabilmesi için birilerine tabakta ” Lütfen Kurucu Olun ” diyerek Asya Finans ilk defa elimizden kaymış çıkmış oldu. Benim hiç bir ticari kredibilitem ve mal varlığım yokki kurucu olabileyim. İşte bu şekilde fakirlerin paralarıyla kurulan Asya Finans elimizle zenginlere sunulmuş oldu.
Kuruluştan sonra 500 bin dolar Mehmet Hasırcılar’ dan kuruluş akçesi olarak aldım. Bu para merkez bankasına yatıyor ve kuruluş müsadesi alındıktan sonra, finans kurumuna iade ediliyor. Bu formaliteler çok hızlı bir şekilde tamamlandı ve kuruluş müsadesi alındı. Arkadan açılış ve faaliyet müsadesi alınması gerekiyordu bina tespit edildi. Altunizade’ de Rainbow un önünde şu andaki Asya Finans binası kiralandı.
Bu arada Fethullah Gülen, zaten benimle ilgili siyasilerle olan diyaloglarımdan dolayı endişeleniyordu ki, kuruluş müsadesi alındıktan sonra ” Nurettin Bey siz, Ortaasya’ daki işleri aksatmayın, bu işle ilgilenmeyi başka arkadaşlar yapsın. ” deyip, ben olayın dışına kibarca itti.
Bu aşamadan sonra enteresan olan Tahsin Tekoğlu’ na kredi alınması meselesi var ki, Tahsin Tekoğlu kimdir? Şu anda Asya Finans’ ın yönetim kurulu başkanı oldu 2005 yılından itibaren. Tahsin Tekoğlu, Gülen Boya, Tifaş, Tekmen firmalarında Topkapı fabrikalarında iflas geçirmiş, Tütün Bank tarafından fabrikaları hacz edilmişti. Tahsin Bey o güne kadar cemaatle hiç alakası olmayan bir şahıstı. Fakat cemaatin bu faaliyetlerini görünce bir kurtuluş kapısı olarak düşünmüş olmalı ki, bana ulaşarak ” Fabrikalarının hacedildiğini, kurtuluş çaresinin olmadığını, bütün herşeyi cemaate teslim edip hacca gitmek istediğini, bankalara olan borçlarını ayıklatıp geriye kalanlarıda vakfa bağışlamak istediğini, kendisininde artık şalvar sakal Mekke’ ye gidip mukim olacağını, Artık Türkiye’ de barınmasının mümkün olmadığını, ticari itibarını kaybettiğini ” söyledi. Ve o arada Topkapı’ daki fabrikası banka tarıfından haczedip elinden almış, buraya bir iş merkezi yapma hazırlığı içindeydi. Bende böyle birşeyin kararını Fethullah Hocanın verebileceğini söyledim. Yanlız benim bu işle ilgilenmek istemediğimide söyledim. O bu tarihten sonra bir şekilde Fethullah Gülen’e, elindeki kredi alabileceğini umut ettiği itibarı olan bir projeyi ulaştırmış. Bu projede Özbekistan’ daki yülü kumaş üretimi ile ilgili, Egzim bank kredisi alacak bir proje. Aradan 1-2 hafta sonra Fethullah Gülen beni çağırdı dedi ki ” Nurettin Bey, Tahsin Bey var iyi bir insan sen tanıyormusun? ” Görüştüm dedim bir sefer. Bana dedi ki ” Yardım istedi, bu adam kaliteli bir tekstilci, imalatçı hatta Altınyıldız ‘ ı Bahariye’ yi kurmuş. O seviyede yünlü kumaş üretiminde becerikli ve kıymetli bir insan, buna bir kredi alınıp durumuna destek olunabilirmi? Özbekistan’ daki projesini tamamlarsa oradaki okullarıda finanse edecek bir insan. ” dedi. Benim elime bu dosyayı bizzat Altunizade’ de kendisi verip, Tansu Çiller’ den kredi almak için gönderdi. Bende bu duygusallık içerisinde bu dosyayı götürüp, Tansu Hanımdan bu kişiye yardım edilmesi talebinde bulundum.
Tabii o zaman Egzim Bank, Hazine, Merkez Bankası Başbakana bağlı olduğu için, ogünkü Egzim Bank Genel Müdürü Ersoy Volkan beyi başbakanlık konutundan arattı ve görüşmemizi sağladı bu işin halledilmesi için emir verdi. Ben Ersoy Volkan bey ile görüşüp proje dosyasını ona teslim ettim. Çok kısa bir süre sonra Egzim Bank, Avrupa Yatırım Bankası, Özbekistan Sanayi Bakanlığı ve Tahsin Tekoğlu ile oluşan konsorsiyuma kredi çıkması onaylandı. Fakat bu onaylanmanın bu kadar hızlı olmasının arkasından, Ersoy Volkan bu işten bir pay almak istedi, ayak sürümeye başladı ve bu arada ben Tahsin Tekoğlunu Tansu Çiller’ in konutuna götürdüm. Egzim Bank ın yönetim kurulu toplantısınada gittik. Tansu Çiller’ in özel uçağıyla Tahsin Tekoğlu’ nu Özbekistan’ ada götürdüm. Bunun arkasından Ersoy Volkan bu işi bitirmemekte israrlı olunca, Ersoy Volkan’ ın bu işi engellediğini Tansu Hanıma söyledim. Tansu Hanım dedi ki ” Biz Ersoy beyin görevini zaten değiştireceğiz, yerine Egzim Bank genel müdürü olarak Can Yeşilada gelecek, o bunu halleder bir 10-15 gün sabret ” dedi.
Yurtdışı seyahatlerinin birinde Özer Çiller bey uçakta beni Can Yeşilada ile tanıştırdı ve, ” Nurettin Beyin Tahsin Tekoğlu için verdiği bu projeyi neticelendirin.” Kısa bir süre zarfında 76 milyon dolarlık proje onaylandı ve İstanbul Mercan Vakıf Bank şubesinde çalışan şube müdürü Sevgi hanım ben arayarak ” Nurettin Bey gözünüzaydın, Tahsin Tekoğlu’nun 12 milyon dolar tutarında Egzim Bank kredisinin ilk dilimi çıktı, ve şu anda bizim şubemizde. Yanlız merak ettiğim bişeyi soracağım. Sen faizsiz bankacılıkla ilgili araştırma yaparken, faiz almayalım diye bizimle oturup özel bankacılık statüsü hakkında konuşurken, -ki Fehmi Gültekin Vakıf Bank genel müdürü idi- Tahsin Tekoğlu burda daha yüksek repo ile parasını burda tutmak için bizimle pazarlık ediyor. Bu nasıl iş ” dedi.
Şimdi araştırılıp düşünülmesi gereken, 2 tane daire için İlhami Erdil paşayı, bir kuvvet komutanını Türkiye kamuoyunun içinde rezil eden hassas bir adalet varsa ve bunada adalet deniyorsa, o zaman bu işin peşinede düşülüp aynı hassasiyet gösterilmeli. Erdil paşa dan hesap soran adalet, iflas etmiş bir insana aynı sene içinde, hangi prosedür izlenerek kredi verildiğininde hesabını sormalı. Burda Tansu hanım veya biz iyi niyetle yaklaşmışızdır ayrı mesele ama, bu olayda herkeze verilmeyen bir hak, Fethullah Gülen’in haşmetinden ve gazabından kokulduğu için Tahsin Tekoğlu’ na sunulmuştur.
Tahsin Tekoğlu bu parayı aldıktan bir veya iki ay sonra, o zamanlar Çamlıcada oturduğum evime gece hanımı ile birlikte geldi. Veysel Beyhatun beyefendinin evinde kiracıyım o zamanlar. Saat 11 civarıydı gece ve ben hayret ettim, yaşlı benden en az 10 yaş büyük, hanımıda öyle.
Dedi ki ” Nurettin Bey sana bir düğün davetiyesi getirdim. Bize yaptıkların için Allah razı olsun. Bizim hayatımızın yönü değişti. Sana oğlum Cem’ in düğünü için davetiye getirdim. Ama bu davetiyeden sonra seninle bir daha görüşmemek üzere son olarak geliyorum. Çünkü 2 gün evvel bana Abdullah Aymaz, Ahmet Kara, Dr. Kudret Ünal, Ali Çelik 4 kişi gelip sabah namazını sende kılmak istiyoruz diyerek ani bir sabah baskını yaptılar ve namazımızı kıldıktan sonra benim önüme Kur’anı koydular, yemin ettikten sonra bana birşey söyleyeceklerini söylediler. Ben önce yemin etmeyi yakışıksız buldum ama israrla hocaefendinin talimatı dedikleri için mecbur kaldım ve yeminden sonra bana şunu söylediler. Bundan sonra Nurettin ağabeyle bir daha hiçbir şekilde görüşmeyeceksin, telefonlada irtibat kurmayacaksın ve bizim sana bunu söylediğimizide kesinlikle Nurettin ağabey duymayacak. Nurettin ağabey bu iş için sizden herhangi bir komisyon veya bir hediye aldımı diye sordular. Ben onları azarladım, siz kendi arkadaşınızı tanımıyorsunuz, Nurettin beye yardımları için birkaç takım elbiselik kumaşı bile zor kabul ettirdim. Şimdi de sana bunları söylemeye geldim, düğüne katıldıktan sonra bir daha seninle görüşmem mümkün değil, cemaatin ve Fethullah Hocanın sana olan tavrı bu, bundan sonra ayağını denk al…”
Bu olaydan bir kaç gün sonra aynı yemini Osman Asilsoy’ a, Hüseyin Yaman’ a, bana yakın olan ve sempati duyan diğer ticaret erbabının hepsine yaptırdıklarını kendilerinden duydum. O günden sonra bu arkadaşların hiçbirisi benimle görüşmedi.
1995 te Asya Finansın kuruluşu ve Tahsin Tekoğlu’ na alınan kredi işi bittikten sonra, benim kazanacağım formasyon ve güçten korkarak, Fethullah Gülen beni bu şekilde cemaat tarafından kıskaca alıp kuşatma ve yok etme operasyonuna başladı.
Demekki Fethullah Gülen ütopik hayali imparatorluğunu kurarken, kendini Sezar, etrafındakileride Brütüs olarak gördüğünden, başarılı ola herkesi bu şekilde selpak mendil gibi buruşturup atıyor, boykota ve afaroza maruz bırakıyor. İşte yeni nesilin, bu şizofrenik davranışlarını ve ruh halini bilerek Fethullah Gülen’ e bakmaları lazım. Bu gün Fethullah Gülen ne yaparsa yapsın, yargılanmaz sorgulanmaz, yüzdeyüz güvenilir yarı tanrı haline getirilmiştir.
Bu haşmetli Asya Finans Kuruluşundan sonra, daha önce cemaatle hiç alakası olmayan Tahsin Tekoğlu, kredileri Asya Finansa aktarıp önce yönetim kurulu başkan vekilliğine daha sonrada yönetim kurulu başkanlığına getirildi. Nurettin Veren kredi aldırılarak kullanılan ve aforoza uğrayan bir insan, Tahsin Tekoğlu ise cemaatin en önündeki ağabey konumuna getirilmiştir. Asya Finans kuruluş amacını aşıp, zenginlere kredi dağıtan Bank Asya olmuştur. Asya Finans kazandığı yeni kimlikle beraber, cemaatde kalbini, ruhunu, çizgisini,maneviyatını ve kimliğini kaybetmiştir. Ve işte bugün, para piyasalarında, dünya entrikalarında, uluslararası gizli servislerle, ABD yandaşlığıyla, Avrupa Birliği hayranlığıyla, Vatikan ve Pentagonla içli dışlı bir hale gelip, asli kimliğini ve herşeyini yitirip, zavallı perişan bir şekle dönüşmüştür…
0 Yorumlar