-Sétif ve Guelma katliamı!
8 Mayıs 1945'te Fransızların Setif ve Guelma'da 45 bin sivil Cezayirliyi öldürmesiyle sonuçlanan katliam!
II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi üzerine Cezayir bayrakları ile kutlama yapan tüm Müslüman Cezayirlilerin üzerine, Fransız ordusu ve polisi tarafından makinalı tüfeklerle ateş açılmış ve silahsız 45.000 sivil Cezayirli görüldükleri ve yakalandıkları yerde katledilmiştir.
Yine aynı tarihlerde Bağımsızlık vaddi için gösteri yapan halktan binlerce sivil katledilmiştir.
Bununla birlikte Fransa, Cezayir'in bağımsızlığını ilan ettiği tarihe kadar sivil Cezayirlileri sistematik bir şekilde katletmiştir.
Fransa'nın 132 yıl süren işgali sırasında 1 milyondan fazla insan öldürülmüştür.
***
Devam edelim..
-Belçika Kralı II. Leopold'un Kongo Katliamı!
1884'e kadar, Stanley Kongo'da büyük miktarda fildişi ele geçirir!
Léopoldville dahil koloniler kurar, bir demiryolu hattı inşa ettirir, zenci kabile liderlerini kandırarak veya zorlayarak egemenliği devretmelerini sağlar.
Léopold, kabile liderleriyle yapılan anlaşmaların kısa ve basit olmasını, "birkaç maddeyle her şeyi kendilerine bırakmasını" istemiştir.
1885'te toplanan Berlin Konferansı'nda Kongo'nun II. Léopold'ün egemenliğinde bir devlet olduğu diğer Avrupa ülkelerince tanınır. Bu olayı takip eden 23 yıl boyunca Kongo acımasızca sömürülecektir.
II. Léopold, Kongolu yerlilerden Halk Ordusu (la Force Publique) adında bir ordu oluşturur ve bunu yine Kongolulara karşı kullanır.
Kongoluların ve Arap tüccarların direnişi acımasızca bastırılır.
Köle ticareti ülkenin batı kesimlerinde yasaklanmasına karşın doğu kesimlerinde hoş görülmeye devam eder.
Ülkenin altyapısı zorla çalıştırılan yerlilere kurdurulur.
Vergi gelirlerinin çok azı ülke için harcanır, çoğu Belçika'ya transfer edilir.
Kongo bütçesine ayrılan verginin hemen hemen yarısı Halk Ordusu için ayrılır.
19.yy sonu ve 20. yy başlarında Kongo'da direniş hareketleri kuvvetlenir, isyanları bastırmak için gittikçe daha çok bütçe ayırmak gerekir.
Halk Ordusu askerlerinin attıkları mermilerin boşa gitmediğini ispatlamaları için kurbanlarının ellerini kesip getirmesi istenir.
Askerler, başarı oranlarını yüksek göstermek için yaşayan kişilerin de ellerini keserler.
Kongo'daki bu insanlık dışı uygulamalar yıllarca devam eder!
***
-Seydibeşir Usare Kampı İngiliz Soykırımı!
Kaynaklarda, İngiltere'nin elinde bulunan Türk askerlerini, Sumerpur, Ahmet Nagar, Belgaum, Belary, Kataphar, Tongnung, Thatmyo, Meiktila, Ras-el-tin, Seydibeşir, Bilbeis, Maadi, Kasrı Nil Kışlası gibi kamplarda esir tuttuğu anlatılmaktadır.
İngiltere, kadın ve çocuk esirleri ise Kahire Kalesi Kampı'nda tutmuştur.
İngilizlerin Mısır'daki esir kamplarındaki Türk esirleri arasında yoğun olarak göz hastalığı yaşandığı ve buradan dönen binlerce askerin gözlerini kaybetmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere, 150 bin askerimiz esir düşmüştü.
Bu askerlerden bir kısmı da Mısır’ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı’na hapsedilmişti.
Kampın tam adı, ‘Seydibeşir Kuveysna Osmanlı Useray-i Harbiye Kampı’ idi.
Bu kampta, 1918′de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tümen’in 48. Alayı’na bağlı Osmanlı askerleri tutuluyordu.12 Haziran 1920‘ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kalmışlardı.
Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokulmuştu.
Ancak suya normalin çok üzerinde krizol (cresol) maddesi katılmıştı.
Bu yüzden Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyordu.
İngiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan bile çıkmalarına izin vermiyordu.
Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu.
Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmemiş ve 15 bin askerimiz İngilizler tarafından kör edilmişti.
**
İşte, ülkemizi sözde olmayan Ermeni Soykırımı ile suçlayan ve bugün ülkemize İnsan Hakları, Basın Özgürlüğü ve Demokrasi dersi vermeye kalkan BATI'nın CV'si.
Yıllarca ülkemizde binlerce insanımızı katleden Terör Örgütlerine kapılarını ardına kadar açan BATI!
BATI için yeryüzünde hiç bir Müslümanın değeri yoktur.
İnsan Hakları, Basın Özgürlüğü ya da Demokrasi...
Tüm bu kavramlar sadece BATI'nın çıkarlarına hizmet eder.
Bknz; II. Léopold BATI'nın niyetini açıkça özetlemiş;
"Dünyanın henüz nüfuz edilemeyen tek yöresini medeniyete kavuşturmak, oradaki halkların üstünde asılı duran karanlığı delmek, kanımca içinde bulunduğumuz bu ilerleme çağına yaraşır bir haçlı seferidir."
İşte BATI!
**
Bu düzene baş kaldıran, 100 yıl sonra bu gerçekler ışığında uyanarak silkinen ve Müslüman Halkları uyandırmaya çalışan Yeni Türkiye bu yüzden hedefte!
Ya onların bizlere fısıldadıkları yalanlara inanarak onlardan olacağız ya da bu düzene başkaldıran Yeni Türkiye'nin!
Bir 100 yıl daha bu zihniyet tarafından sömürülmek isteyenler ve BATI'nın fısıldadıkları yalanlara kanarak BATI'nın yanında saf tutanların bir kez daha düşünmesi dileğiyle...
Karar sizin...
FATİH KELEŞ
https://www.facebook.com/trfatihkeles
https://twitter.com/fatihkeles
0 Yorumlar