TWİTTER CANLI

K.Irak ve Türkiye Birleşecek mi?

Petrol savaşları!
İngilizler petrolü en erken keşfeden ülkelerden biriydi.
İngilizler o dönem petrolün adını bile koymuşlardı!
Kara altın yani Petrol!
İngilizler petrol için çoktan sahneye çıkmıştı!
1899 yılında İngilizler herkesten habersiz Kuveyt'te yerleşerek sessiz sedasız petrol arama çalışmalarına başlamıştı.
Osmanlı her şeyden habersizdi.
İngilizler petrolün gelecek yıllardaki önemini yıllar öncesinden kavramıştı.
Kuveyt'le birlikte bölgedeki büyük petrol yataklarını keşfeden İngilizler, petrol yataklarının kontrolünü ele geçirmek için Osmanlı engelini ortadan kaldırmak için düğmeye basmıştı.
Önce bölgeye ajanlarını gönderdiler.
Lawrence bu ajanların başını çekmekteydi.
Bölgeden Londra'ya gelen raporlarda Osmanlıyı yıkacak tek kartın Etnik unsurlar olduğu belirtilmişti.
Bölgedeki azınlıklar Osmanlıya karşı sözde bağımsızlık adı altında kışkırtılacak ve Osmanlıdan kopartılacaktı.
Bu ayaklanmalarda bölgedeki azınlıklara silah, teçhizat ve her türlü destek verilecekti.
İngilizler bunu tek başlarına başaramayacaklarını bildikleri için Fransa, Almanya, Rusya'yı yanına almıştı.
Bölge parçalara bölünerek, paylaşılacaktı.
1917’de gerçekleşen Ekim Devrimi, emperyalistlerin bu anlaşmasını deşifre eder. 
Devrimle birlikte Çarlığın gizli belgelerine ulaşan Bolşevikler, Ortadoğu’nun bu üç sömürgeci devletler tarafından nasıl paylaşılmak istendiğini kamuoyuna açıklar. 
Bütün bu gelişmelere rağmen, Ortadoğu’nun I. Emperyalist savaş sonrası bölüşümü, Sykes-Picot anlaşması çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
Azınlıkların kulaklarına bağımsızlığı fısıldayanlar ve onları ayaklandıranlar Osmanlıyı bölgeden çıkartarak yıllarca sürecek sömürü düzenini inşa etmenin hesabını yapıyordu.
Azınlıklar kendilerine ait bağımsız bir devlete kavuşacak olmanın heyecanı ile oynanan oyundan habersizdi.
Plan çok açıktı!
Bölgeye gönderilen Ajanlar aracılığı azınlıklar ayaklandırılacak, bölgede birçok bağımsız devlet ortaya çıkartılacak ve bu devletlerin başlarına kendilerine biat eden,kontrol altında tuttukları 
liderler getirilecekti.
Sykes-Picot!
1916 yılında İngiltere ile Fransa arasında yapılan paylaşım antlaşması!
Yani, Ortadoğu’da Osmanlı varlığını ortadan kaldırma ve bölgeyi parçalanma planıdır.
I.Dünya Savaşında Almanya’nın yanında yer alan Osmanlı’nın, Almanya’nın yenilmesiyle birlikte, diğer emperyalist güçler tarafından bölüşümünü ilan eden antlaşma! 
İki kişinin çizdiği bu harita, 16'ıncı yüzyılın başından beri Osmanlı idaresinde olan toprakları parçalayıp yeni ülkelere böldü ve siyasi oluşumları iki etki alanına dâhil etmiştir:
Sykes ve Picot'a, Kuzey Afrika'daki Arap ülkelerinin de sınırlarını yeniden çizmeleri için yetki verilmedi. Ama bölünen etki alanları orada da varlığını gösterdi. Mısır İngiltere yönetimine girdi, Fransa Mağrip'i kontrolü altına aldı.
Fransa, Osmanlı’dan “savaş tazminatı” olarak bugünkü Suriye, Lübnan, Filistin, Adana-Toroslar bölgesini istemişti. 
Rusya, Trabzon’un batı kesimlerini, Cizre-Umriye arasında kalan bölgeyi ele geçirmiştir. 
İngiltere ise, petrol bölgesi olan Musul-Kerkük’ü garanti altına alarak, Fransa ve Rusya’nın diğer bölgeleri almasına göz yummuştur.
‘Üzerinde güneş batmayan ülke’ İngiltere! 
En büyük sömürgeci devlet İngiltere, bu hegemonyasını sürdürebilmek için, Ortadoğu üzerinde hâkimiyet kurmak zorunda olduğunu bilmekteydi. 
O yüzden de İngilizlerin Ortadoğu haritasını sil baştan çizmesi gerekiyordu. 
Çünkü tüm dünya gibi, Ortadoğu da emperyalist aşamaya geçmeden önce bölüşülmüştü. Hatta diğer bölgelerin paylaşımı tamamlanmadan çok daha önce yukarıda belirttiğimiz üzere Ortadoğu paylaşılmış, ‘sahipleri’ni bulmuştu. 
Dolayısıyla emperyalist güçlerin bölge üzerinde hakimiyet kurabilmeleri için, 19. yüzyıla kadar Ortadoğu’ya ‘sahip’ iki büyük devletin, Osmanlı ve İran’ın zayıflatılması ve parçalanması, bunun üzerinden ‘yeniden paylaşımı’ gerekecekti.
İşte, o dönem bölgedeki azınlıkların kulağına bağımsızlık fısıldayanlar ve azınlıklara bağımsızlığını veren güçler, o günden bugüne bölgedeki yer altı kaynaklarını özellikle petrol yataklarını sömürmektedir. 
İngilizler bu plan çerçevesinde yıllardır sömürdükleri petrol yatakları sayesinde servetlerine servet katmış ve dünyanın en zengin ülkeleri arasındaki yerini almıştır.
Ortadoğu halkları açlığa, yoksulluğa, savaşlara ve iç çatışmalara mahkûm edilirken, İngilizler köşeyi dönmüştür.
1899 yılında İngilizlerin Kuveyt’te girdiği günden bu yana bölgede kan ve gözyaşı hala dinmemektedir.
Kazanan İngilizler, kaybeden Ortadoğu halkları olmuştu.
Bugün sömürgece İngiliz aklı ve ABD yine sahnede!
Bölgede büyük Petrol kaynaklarını elinde bulunduran K.Irak yönetimi, bu kaynakları tek başına kontrol edemeyeceğini iyi biliyordu.
Yani bölgedeki petrol pastasını sadece K.Irak yönetiminin yemesine izin vermeyeceklerini görmekteydi.
K.Irak yönetiminin iki seçeneği vardı.
Ya bölgedeki sömürgeci güçlerle işbirliği yapacak ya da tarihsel ve kardeşlik bağı olan Türkiye ile bütünleşecekti.
K.Irak yönetimi için en akıllıca tercih Türkiye seçeneğiydi.
Öyle de oldu!
K.Irak yönetimi Türkiye ile birleşmek için adımlar atmıştı.
Yeni Türkiye Başkanlık Sistemine geçecek ve akabinde K.Irak Türkiye’ye bağlanacaktı.
Bunu gören sömürgeci güçler yani İngiltere ve ABD, DEAŞ kartını sahneye sürmüştü.
Suriye’de faaliyet gösteren IŞİD, bir anda K.Irak topraklarına saldırıya geçecekti.
K.Irak topraklarına giden tüm noktalardaki Irak askerleri tek mermi atmadan bölgeden çekiliyor ve DEAŞ tek mermi atmadan K.Irak topraklarına doğru ilerliyordu.
Bununla da yetinmeyen sömürgeci güçler Türkiye’ye de bir mesaj vermek istiyordu.
K.Irak’a saldırıya geçen, Musul’u ele geçiren IŞİD, aynı anda Aynel Arab’a yani Kobani’ye saldırıyordu.
DEAŞ’ı harekete geçirenler, Kobani’yi ele geçiren DEAŞ’ı havadan bombalayarak bölgeye PKK ve PYD’yi yerleştiriyordu.
Yeni Türkiye ve K.Irak, yani birbirleri ile buluşmak isteyen, yıllar sonra bir olmaya karar veren Türk ve Kürt kardeşler cezalandırılmak isteniyordu.
DEAŞ’ın K.Irak kapılarına kadar gelmesi neticesinde İngiltere ve ABD bir anda ortaya çıkarak DEAŞ’ı geri püskürtüyordu.
Oyunu kuran İngiliz ve ABD aklı kendi kurdukları oyun üzerinden kendilerine kurtarıcı rolünü biçiyordu.
Oyun hep aynıydı!
DEAŞ’ı sahneye sürenler, DEAŞ’ı yine kendi elleri ile sahneden çıkartıyorlar ve sahneye kendilerini koyuyorlardı.
Bölgede kendisine kahraman rolü biçenler, bugün K.Irak topraklarında kendilerine askeri üstler istemektedir.
ABD’yi kahraman görenler, Irak’a kurtarıcı rolüyle giren ve alkışlarla karşılanan ABD’nin Irak topraklarında işlediği insanlık suçları ve el koydukları petrol yatakları unutulmamalıdır.
Özellikle Irak’ın bugün bulunduğu durumdan bölge halkları kendilerine dersler çıkarmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, Tarih’ten dersler çıkarmayan halklar, o tarihi yeniden yaşarlar!
Çözüm süreci ve bölgede yaşananlara dar çerçeveden baktığımız takdirde birçok gerçeği görmemiz mümkün olmayacaktır.
Birilerinin içeride ve dışarıda çözüm sürecine şiddetle karşı çıkması
çözüm sürecini baltalamak istemesi ve bölgede birilerinin sahneye koyduğu oyun bu açıdan iyi okunmalıdır.

FATİH KELEŞ
https://www.facebook.com/trfatihkeles
https://twitter.com/fatihkeles 
http://www.fatihkeles.net/

Yorum Gönder

0 Yorumlar