Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siirt'te toplu açılış töreninin ardından Cumhuriyet Meydanı'nda yaptığı konuşmasında; 18 yıl önce okuduğu ve cezaevinde sonuçlanan Ziya Gökalp'in şiirini bugün tekrar okudu.
Siirt'in siyasi hayatında ayrı bir yeri ve ayrı bir anlamı olduğunu belirten Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
"BU ŞİİRİ BİR DAHA OKUYABİLİR MİYİZ?"
Siirt benim siyasi hayatımda 2 defa dönüm noktası oldu. Birincisi 17 Aralık 1997 tarihinde bu meydanda, burada okuduğum Milli Eğitim Bakanlığının, Talim Terbiye Kurulunun onayıyla geçmiş bütün kitaplarında yer alan Ziya Gökalp'e ait bir şiirle başlayan ve cezaevinde sonuçlanan bir süreçtir. O şiiri hatırlıyor musunuz, biliyor musunuz? Bu şiiri bir daha okuyabilir miyiz?
Türkiye'nin nereden nereye geldiğini bu vesileyle bir kez daha hatırlayalım, özgürlük neymiş bunu bir kez daha hatırlayalım. Ne diyordu o şiirde; 'Minareler süngü, kubbeler miğfer; camiler kışlamız, müminler asker. Bir şey beni sindiremez; gökler, yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa; Biz oyuz ki; imanıyla övündüğümüz ecdadımız, titretici şeylere hiçbir gün diz çökmemiş; zaferlerin kapısı, Anadolu'nun tapusu Malazgirt'ten ta Çanakkale'ye imanın geçilmez kalesine kadar bizi zaferden zafere koşturan şey işte şu anda içinde bulunduğumuz inanç birliğidir.' Bu yolda böyle yürüdük. Buralara böyle geldik.
1912 yılında yazılmış bu şiiri Siirt'te okuduğum için 1999 yılında Pınarhisar Cezaevi'nin yolunu tuttuk. Aradan aylar geçti, yıllar geçti, devran döndü partimizi kurduk. Ama 42 bin kişiyle bir kamuoyu araştırması yaptık, 'bakalım ne diyor millet' dedik, millet 'partiyi kurun' dedi. Nasıl parti kurmamız gerektiğini de söyledi. Kurduk, 16 ay sonra da iktidar olduk. 12 yıl iktidarda kaldık mı? Kaldık ve ondan sonra da tekrar bir kamuoyu araştırması bu defa da 'Cumhurbaşkanlığı' dedi millet. Onun için 10 Ağustos'ta da tekrar huzurunuza geldik ve yüzde 52 ile bu defa bizi Cumhurbaşkanlığı'na gönderdiniz.
PEKİ İKİNCİSİ NEYDİ?
Şimdi birinciyi söyledik, peki ikincisi neydi? Yüzde 85,8 oy ile bu kardeşinizi parlamentoya gönderdiniz. Siz ne dediniz biliyor musunuz? 'Egemen güçlerin dediği değil, milletin dediği olur' dediniz. Çünkü egemenlik bu dünyada kayıtsız şartsız milletindir, o kadar. İşte Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı bu yolları açtınız. Bu bizim için neydi, bir hizmet yoluydu. Bu millete hizmetkar olmaktan daha güzel bir şey olamazdı. Kardeşlerim ipin ucunu 97 yılında kesmek istediler, 6 yıl sonra yine burada yeniden başladı. Şair ne diyordu, 'sakın kader deme ne yapsalar boş.' O kadar. İşte biz bu karara boyun eğdik. 'Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır, yanmışsam külümden yapılan...' İşte gönüller böyle birleşince bak neler oluyor. Biz kaderin üzerindeki kadere iman ettiğimiz için yeise kapılmadık."
Superhaber
0 Yorumlar