Masonluk, Katolik Kilisesi tarafından yüzyıllar önce “dinsizlik” olarak tanımlanmış ve herhangi bir Hıristiyanın mason olması yasaklanmıştı. Masonluk, en büyük düşmanlardan biri olarak kabul edilmişti.
“1738’de masonluğa karşı bir Papa Emirnamesi yayınlandı… Buna göre, Papa, hiçbir ayırım yapmadan tüm masonların açıkça Kilise’ye zarar vermeye ve bu şekilde Hıristiyanları İsa’nın getirdiği doğrulardan mahrum etmeye çalıştıklarını ifade ediyordu.” (Ars Quator Coronatorum, Transactions of Quatuor Coronati Lodge, no. 2076, Cyril M. Batham, sf.2)
Fakat, yasak olan masonluk, zamanla Vatikan’a sızmaya başladı. Vatikan tarihine bir bakmak bunu anlamak için yeterlidir:
“Vatikan Dış İşleri Bakanı Agostino Casaroli, mason.” (La Trilaterale et Les Secrets du Mondialisme, Yann Moncomble, sf.138)
“İtalyan masonluğu açıkça politika ve dinle bağlantılıdır.” (The Brotherhood, Stephen Knight, sf.270)
“Masonluğun Roma Katolik Kilisesi’nde sempatizanları, hatta üyeleri vardı.” (The Brotherhood, Stephen Knight, sf.247)
“1973’te Kiliseye bağlı olan ‘Kurtuluş Ordusu’ isimli kuruluş ile masonlar arasındaki bağlantı dikkatleri üzerine çekti. Aynı yıl 19 Haziran’da, Dini İşler Sorumlusu Baden Hickman Ordu’nun görevlilerin herhangi bir mason locasına girmelerini yasakladığını söyledi. Daha sonra yapılan araştırmalar sırasında İngiltere’de üç adet kilise mensupları için özel loca olduğu öğrenildi. Bu localar, Standora Locası 6820, The Lodge of Constant Trust 7347 ve Lubilate Locası 8561. Avustralya Melbourne’da da bir diğeri vardı: Haçlılar Locası…” (Ars Quator Coronatorum, Transactions of Quatuor Coronati Lodge, no. 2076, sf.5)
“Aynı dönemde kendine ‘Anglo-Katolik’ sıfatını uygun gören biri “Masonluk Üzerine Bazı Yansımalar” adlı bir kitap yayınladı. Bu kitapta masonik faaliyetlerle ilgili geniş bilgi bulunmamakla beraber Fort Newlon, Lawrence, de Castello ve Woodford gibi mason rahiplerin çalışmalarına geniş yer verilmekteydi. Yazar, şöyle bir iddiada bulunuyordu: ‘Tehlike şudur ki, İsa’nın en büyük düşmanı kiliseyi yönetiyor’.” (Ars Quator Coronatorum, Transactions of Quatuor Coronati Lodge, no. 2076, sf.5)
“Bir başka din adamı Dr. Cawthorne şöyle yakınıyordu: ‘Masonluk öğretisi açıkça anti-Hıristiyandır. Rica ediyorum artık hiçbir kilise mason locası olarak kullanılmasın’.” (Ars Quator Coronatorum, Transactions of Quatuor Coronati Lodge, no. 2076, sf.17)
Grand Orient (Fransız Büyük Locası)-Vatikan bağlantısı, masonluğun Hıristiyan alemine ne derece sızdığını göstermektedir:
“Grand Orient, İngiltere Bankacılık kuruluşları ve uluslararası banker Meyer Amshel Rothschild tarafından finanse edilmiştir. Bugün Grand Orient; Trilateral Komisyonu, Bilderberg Grubu ve tüm dünyadaki sosyalist partilerle yakın ilişki içindedir. Bağlantıları Vatikan’a kadar uzanmıştır ve geçen seneler boyunca önde gelen Katolik Kilise mensuplarının anti-Hıristiyan Grand Orient’in gizli üyeleri olduğu söylenmiştir.” (The Spotlight, 4 Ocak 1993)
Vatikan’a Sızan Masonların Kara Para İlişkileri
“Im Namen Gottes?”adlı kitap yayınlandığında tüm Avrupa’da büyük yankı meydana getirdi.
“Vatikan şehrinin çevre duvarının etrafında bir tur yapılsa bir saatten fazla sürmez, ama Vatikan’ın servetini saymaya kalksalar, bu şüphesiz çok daha uzun sürer.” (Im Namen Gottes?, David A. Yallop, sf. 130)
Vatikan, İtalya’nın içinde küçük bir şehir-devlet. Papa’nın ülkesidir, ama Papalığın içine sızan masonik bir örgütlenme, burayı dev bir kapitalist organizasyona dönüştürmeye çalışmıştır.
Vatikan, bütün Hıristiyan aleminden asırlardır büyük bağışlar alıyordu. Bu bağışların işletilmesi için Vatikan’da bankaların kurulması, bu küçük toprak parçasını mafya-masonluk ikilisinin önemli bir hedefi haline getirdi. Vatikan bankalarının elinde biriken dev servet, dünyanın diğer sermayedarlarıyla ortak olma sonucunu getirdi. Sonuçta, Vatikan, Rothschild, Morgan gibi uluslararası Yahudi bankerlerle ortak hale geldi:
“Vatikan Gmbtt’ın kolları bütün dünyaya yayılmıştı. Başka bankalarla sıkı bağlar örülmüştü. Paris ve Londra’daki Rothschild bankacılık sistemi 19. yy’dan beri Vatikan’la iş yapıyordu. Nagara (Papa Pius XI’in yakın dostu), Vatikan Mali İşler Bakanlığına seçildiğinden beri, işlerin çapı ve iş ortaklarının çapı daha da genişledi: Bunlara şu bankalar sayılabilir: Crédit Suisse, Hambros, J.P. Morgan Bank, Chase Manhattan Bank, First National, Continental Bank of Illinois, Bankers Trust Company New York, sonuncusu Nagara New York Borsası’nda kıymetli evrak alıp satmak istediğinde kullanılırdı. General Motors, Gulf Oil, General Electric, Bethleem Steel, IBM, ve TWA gibi şirketlerde Vatikan’ın ortakları vardı.” (Im Namen Gottes?, David A. Yallop, sf.137)
“Nagara Vatikan’a General Motors, Gulf Oil, General Electric, Bethhem Steel, IBM, ve TWA’dan da hisseler alınmıştı.” (Im Namen Gottes?, David A. Yallop, sf.138)
Uluslararası Yahudi şirketleri ile ortak hale gelen Vatikan, öte yandan mafyayla da bağlantı kurdu. Vatikan, İtalya’daki ayağını P2 Locası’nın oluşturduğu mafyanın para aklama merkezi oldu. Vatikan’ın parası ve bankaları “kutsal” olarak kabul ediliyordu. İtalyan mafyası, P2, dışarı para çıkarmak istediğinde parayı Vatikan bankasına yatırıyor, oradan yurtdışındaki bir başka bankaya yollatıyordu. Vatikan’ın bu bankalarına ise kimse sorgu-sual edemiyordu. Yurtdışından para sokmak için de aynı yöntem kullanılıyordu:
“Amerikan mafyasının sınırlarla problemi yoktu. Aklanmış paranın bir kısmını İtalya’ya sokmak istediğinde, bunu Vatikan Bankası üzerinden yapıyordu.” (Im Namen Gottes?, David A. Yallop, sf.181)
“Mafyanın Vatikan Bankası’na, İtalya’dan para giriş çıkışları için hizmet etmesinden dolayı, Vatikan en sonunda para aklama işlemlerinin sahibi durumuna geldi.” (Im Namen Gottes?, David A. Yallop, sf.180)
Vatikan Masonlarına Ters Düşen Papa: I. Jean Paul
Vatikan’a 1978 yılında yeni bir papa seçildi: Papa I. Jean Paul. I. Jean Paul, biraz farklı bir papaydı. Vatikan’da bir şeyler döndüğünü hissediyordu. Papa seçilmeden bir süre önce Vatikan Bankası’nı, bu bankanın bağlantılarını araştırmaya başladı. Kardinalleri, piskoposları araştırdı. Sonuçta çok ilginç noktalara vardı. P2 Mason Locasının Vatikan’la bağlantılarını ve “Büyük Vatikan Locası”nı, bu locaya üye olan 121 kardinali, piskoposu ve rahibi keşfetti. Oysa masonluk asırlar öncesinden kilise tarafından “dinsizlik” olarak tanımlanmıştı. Bu sisteme engel olmaya çalıştı. Fakat papa seçildikten 33 gün sonra faili meçhul bir zehirlenme ile hayatını kaybetmesi, “tehlikeli” çalışmalarının sonu oldu.
Vatikan’daki masonları saptayan ve Vatikan Bankası’nın yolsuzluklarını soruşturan Papa I. Jean Paul.
I. Jean Paul, henüz papalığa seçilmeden önce Vatikan’ın mali işlerinde bir “karışıklık” olduğunu fark etti:
“Papa I. Jean Paul, henüz papa seçilmeden önce, Vatikan’ın finansal problemleriyle ilgili birçok şikayete maruz kaldı.” (Im Namen Gottes?, David A. Yallop, sf. 125)
“31 Ağustos’da İtalya’nın önde gelen ekonomi gazetelerinden Il Mondo’da I. Jean Paul’e uzun bir mektup yayınlandı. Mektuptaki sorular şöyleydi:
Vatikan’ın finans marketlerinde spekülatör gibi davranması hak mı? Vatikan’ın kendi bankası diye adlandırdığı bir bankanın İtalya’dan başka ülkelere, kanun dışı sermaye transferi yapması hak mı? Bu bankanın İtalya’daki bazı kişilerin vergi kaçırmasına yardım etmesi hak mı?” (Im Namen Gottes?, David A. Yallop, sf.123)
Vatikan hakkında bu tür şeyler eskiden beri söyleniyordu. Fakat I. Jean Paul, bunların doğru olup olmadığını ilk kez araştırmaya başladı. Araştırdıkça da mason localarını ve Vatikan’daki kontrollerini fark etti:
“Papa I. Jean Paul’ün dikkati gizli, kanundışı olan ve çalışmayla gücü ve zenginliği birleştiren, İtalya’nın çevresine yayılan bir mason locası üzerine yoğunlaştı.
Bu locanın adı P2 idi. Bu loca Vatikan’a derinlemesine nüfuz etmişti. Papazlarla ve piskoposlarla ilişkisi ve bizzat kardinallerle bağlantısı vardı. Papa I. Jean Paul, P2’yi kilisenin vücudunda yaşayan ve yok edilmesi gereken zararlı bir virüs olarak gördü.” (Im Namen Gottes?, David A. Yallop, sf.13)
0 Yorumlar