TWİTTER CANLI

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ’Cumhuriyeti savunurken Osmanlı’yı reddedemeyiz!’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyet’i savunurken Osmanlı’yı ve Selçuklu’yu reddedemeyiz” dedi, rejim endişelerinin artık ülke gündeminden çıkması gerektiğini söyledi.

Anıtkabir’deki törenin ardından Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi’nde düzenlenen anma töreninde konuşan Erdoğan, Atatürk’ü ve tüm şehitleri şükranla anarak, “Vefatının 77. yıl dönümünde Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü tazimle yad ediyorum. 

Gazi Mustafa Kemalle birlikte tüm gazi ve şehitlerimize milletim adına bir kez daha minnettarlığımı ifade ediyorum” diye konuştu.

“AMAÇ BİZİ ANADOLU’DA BOĞMAKTI”
Avrupa’nın içlerinden Afrika’nın ortalarına kadar uzanan Osmanlı’yı yok etme çabasının son ve nihai hedefinin Anadolu olduğunu anlatan Erdoğan, “Amaç, bizi Anadolu’ya sıkıştırmak değil bizi Anadolu’da boğmaktı. Bizi vatansız bırakmak isteyenleri Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde verdiğimiz o büyük mücadele sayesinde kanımızla, canımızla, yüreğimizle durdurduk” dedi.
Osmalı-Rus Savaşı, Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda verilen asker ve sivil kayıpların toplam sayısının milyonlarla ifade edildiğini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
“Dikkatinizi çekiyorum, cumhuriyetimizi kurduğumuzda ülkemizin nüfusu yaklaşık 10 milyon civarındaydı. Sadece Balkanlar’daki kaybımız 2 milyondu. Rus harbi sonrasındaki kayıtlarda yine milyon rakamıyla ifade edilir. Birinci Dünya Savaşı’nı, Kurtuluş Savaşımızı saymıyorum bile. Vatanımızı yani bugün üzerinde yaşadığımız toprakları çok ağır bedeller karşılığında kurtarabildik. Ama hamd olsun kurtarabildik, burası önemli. Vatansızlığın ne anlama geldiğini işte yakın çevremizde yaşanan hadiseler bize çok çarpıcı şekilde gösteriyor. Bugün de vatanımızı korumak için bedel ödemeye devam ediyoruz. Sadece son 3-4 ayda 165 şehit verdik. Yüzlerce yaralımız, gazimiz var.”

“GELECEĞİMİZİ ÜSTÜNDE KURACAĞIMIZ 4 TEMEL SÜTUN”
Şair Mithat Cemal Kuntay’ın “On Beş Yılı Karşılarken” adlı şiirindeki “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dizesini okuyan Erdoğan, “İşte vatan olmanın bilinciyle bu evlatlarımız şu anda bu destanı bir daha yazıyorlar. Gerektiğinde canımızı vermekten, kanımızı akıtmaktan, uğrunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağımız bu topraklar bizim vatanımız. Onun için ben her vesileyle bir şey söylüyorum, ‘Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ diyorum. Bu dört ilke, ülke ve millet olarak bizim geleceğimizi üzerinde kuracağımız aslında dört temel sütundur. Bunların hiçbirinde taviz veremeyiz, hiçbirini ihmal edemeyiz. Gazi Mustafa Kemal’in bize emaneti olan cumhuriyetimizi ilelebet muhafaza etmek, ülkemizi dünyanın en gelişmiş ülkeleri seviyesine yükseltmek için bu dört ilkeye sıkı sıkıya sahip çıkacağız. 2023 hedeflerimiz işte bunu ifade ediyor” şeklinde konuştu.

“BU DEVLETLERİN HEPSİ BİRBİRİNİN DEVAMIDIR, BU BİR ZİNCİRDİR”
Türk milletinin tarihin derinliklerine uzanan çok köklü bir geçmişi olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Medeniyet ve kültür bağları bakımından çok farklı istikametlere uzanan bu tarihi en iyi şekilde araştırmak elbette gereklidir, önemlidir. Bununla birlikte bizim bu topraklarda da bir geçmişimiz var. Diğer bağlara göre daha taze olmakla birlikte bin yılı bulan bu geçmişe de çok iyi sahip çıkmalıyız. Buradan taviz veremeyiz. Üstelik bu sadece Anadolu toplumlardan bir toplum olarak yaşadığımız sıradan bir geçmiş değildir. Bu bir devlet geçmişidir. Bu yıl 29 Ekim’de cumhuriyetimizin 92. yıl dönümünü coşkuyla kutladık. Hamd olsun farklı kutladık, bundan sonra daha farklı kutladık. Ama bu yıl aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin 716. kuruluş yıl dönümüydü. Yine bu yıl Anadolu topraklarındaki ilk devletimiz olan Selçuklu Devleti’nin kuruluşunun 940. yıl dönümüydü. Bu devletlerin hepsi de birbirinin devamıdır, bu bir zincirdir” ifadelerini kullandı.

“NE OSMANLI’YI NE SELÇUKLU’YU REDDEDEMEYİZ”
“Cumhuriyeti savunurken ne Osmanlı’yı ne Selçuklu’yu bir kenara koyamayız, reddedemeyiz. Biz bir kabile devleti değiliz, biz asil ecdadın devamı olan bir devletiz” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Elbette son devletimiz cumhuriyetimize tüm gücümüzle sahip çıkacağız. Aynı zamanda Anadolu’daki devlet varlığımızın 940 yıllık geçmişini de unutmayacağız. Cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümüyle birlikte bu topraklardaki devlet varlığımızın yıl dönümlerini coşkuyla kutlamalıyız. Maalesef bugün özel bir tarih okuması yapmamış herhangi birisi neredeyse Anadolu’ya cumhuriyetle birlikte geldiğimizi sanır. Bu derece zayıf bir tarih bilincinin olduğunu da üzüntüyle müşahede ediyoruz. Artık tarihimizle ilgili, milletimizle ilgili, medeniyetimizle ilgili bariyerlerimizi kaldırma zamanı gelmiştir. Bunu böyle bilmeliyiz. Şundan emin olun, Türkiye Cumhuriyeti 78 milyonun tamamının sahip çıktığı, benimsediği, kendini vatandaşı olarak gördüğü devletimizin adıdır. Bundan geriye gidiş asla söz konusu değildir. Tam tersine cumhuriyetimizi büyütmek, güçlendirmek, geliştirmek için hep birlikte tüm gücümüzle, tüm imkanlarımızla, tüm samimiyetimizle çalışıyoruz. Çalışmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ilkeleri konusunda da en küçük bir şüphe, en küçük bir tehdit söz konusu değildir, yoktur. Bu konuda da geriye gidiş kesinlikle söz konusu olamaz.”

“GÖĞSÜMÜZÜ GERE GERE İFADE EDELİM”
“Cumhuriyetin ilk dönemlerinden hassasiyetleri ve endişeleri anlıyoruz” diye konuşan Erdoğan, “Bu endişelerin ürünü olan pek çok uygulamanın Cumhuriyetin benimsenmesi ve güçlenmesi sürecini uzattığını da kabul etmek durumundayız. Ama artık bunları geride bırakmamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti 92 yıllık tarihinin en büyük başarılarını son 13 yılda hayata geçirmiştir. Peki bu dönemde cumhuriyetimiz en küçük bir kayıp yaşadı mı? Bunu birileri bize ispatlasın, görelim. Öyle bir tehdide maruz kaldı mı? Öyleyse artık rejim endişelerini gündemimizden çıkarmalıyız. Bunları konuşarak birbirimizi yormaya gerek yok. Artık geleceğe kilitlenme zamanıdır. Bunu başarmamız lazım. Uzun yıllar boyunca bu endişeyi kendisine siper ederek ülkenin ve milletin adeta kanını, iliğini sömüren, milleti tahkir ederek vesayet düzenlerini sürdürmek isteyenlerin foyası ortaya çıktı. Biz diyoruz ki ‘Gelin, tarihimizle, medeniyetimizle, kültürümüzle yeniden barışalım. Bu coğrafyadaki devlet varlığımızın öyle 100 yıl, 200 yıl değil bin yıllık bir geçmişe dayandığını göğsümüzü gere gere ifade edelim” diye konuştu.

Akademikperspektif

Yorum Gönder

0 Yorumlar